10 Eylül 2025 Çarşamba

Satılmış bir yazın meramı

Toprak şehvetle doludur.
Bahar rengarenk gelir,
Filizler sürgünde,
Neşe bıcırtıları bezenir
Mavisi, moru, pembesi
Çiçekten sonra meyveye döner
Al kirazlar, mürdüm erikler,
Bir de güzü, kışı var
Rükûda, secdede.
İnceden başladı kavuşmaya
İnsan da toprakla var olur
Ondan geleni arzular
Onda mekan tutmayı
Ondan kazanmayı
Nihayetinde iyisi ve kötüsüyle
Yaptıkları ve kursağında kalanlarla
Dört kolluya biner ve toprağın koynuna giriverir.
Yani insan da tüm şehvetini sonunda toprağa götürür.
Bu anlamda evet, toprak şehvetle doludur.
Var eder ve nihai yerdir.

Atlıkarıncalı müzik kutusunu kurdum.
Yere uzandım ve düşündüm
Var olma cesareti ve uçmaktan korkan kuş
Uçması gereken kuşu yuvadan atmak
Kötülük değildir.
Belki de o korkudur,
Evet tabi ki o korkunun çırpınışı
Sebebiyledir uçmak
Ve var olabilmenin lezzeti
Tabiatını yaşamakla mümkündür.

Tabiat, yalın, görkemli
Kendini yaşıyor öylece
Ormanların ahengi
Sis çöktüğünde, ay çıktığında,
Kurtlar uluduğunda dehşeti.
Açık bir gecede
Yıldızlarla dolu bir göğün
Ruhumuza bahşettiği ab-ı hayat...
Hepsi sadece var ve tabiatına uygun yaşıyor.
Biz doğanın, topraktan uzak kalan
Kendinden ayrı düşen çocukları!
Bilinçli bir kaosun içinde hapisiz
Çirkin, ruhsuz bir sahnede dönüp duruyoruz
Çoğumuz güneşsiz, topraksız, aşksız ve anlayışsız
Koşuyoruz, önümüzde hep bir havuç
Geliştirmeye çalışıyoruz kendimizi çünkü yarış
Çünkü ilk çeyrek, çünkü hedefler, çünkü kârlılık!
Bu hengamede kendine rastlamak ne büyük lütuf
Öyle ki bir vücudu olduğunu unutup 
Dev bir canavarın amacına uzuv olmuş binleriz.
Hayallerimiz hayatta kalma çabasının
Gelişim furyasının girdabından nasıl kurtulsun?
Yetememenin, erişememenin çöküntüsü,
İnsan kendinden uzağa düşmüştür.

Patronlar bu oyunu iyi oynar
Sistemi kendileri için tasarlamış,
Bizi mavralarla uyutmuşlardır
Hey patron! Şimdilik yakışıyor sana bu oyun.
Sana bir sürprizimiz var!

Hayaller arzudan doğarlar,
Akış arzuyla var olur.
İnsan kendi arzusundan kopup
Başka bir arzu için emek verdikçe
Aynada kimi görür?
Ruhundan kopuş,
Bedeninden,
Zihninden.
Küçük anlarla kendine,
Çevrene yetme çabası.
Mutluluk reklamı.
Alışverişler, dinlendirmeyen tatiller,
Keşiften yoksun, acele.
Sanırım artık yasaklanmıştır insanın
Uzanıp kendi yanaklarından öpmesi bile.
Mecburiyetler izin vermez
Kendi suyunun yatağına kavuşmana
Kendi arzunla kavrulup pişmene
Bastırdığın arzuyla, hazzını yaşayamayacağın
Klişe hayallerin aparatı, işçisin.
Ederinden vazgeçtin.
Halbuki senin yaraların da üflenmelidir,
Sen de bir gün batımını kaygısız izlemelisin
Hem de keyifle!
Senin de omuzlarına yıldızlar örtülmeli
Ve parmak uçların öpülmelidir.
Senden hep dünyaya vermen istendi,
Dünyayı almayı bırak
Zırnık koklatmadılar
Sen de yasakladın kendine buseleri
onlardan önce sen vurdun uzanmaya çalışan eline
Onlar sana türlü ad takmasınlar diye.
Sadece kafanı suyun üstünde tutabilmek için.

Toprağı kanatacak kadar adi olmadığından 
Kendini parçaladın
Neden diye sordular sana
Bunu kendileri öğretmemiş gibi
Her zerreni talan etmemiş, zihnini işgal etmemiş gibi,
Başka bir yol düşünmeni isterlermiş gibi!

Yol bir tane midir?
Seni parçalayan, onları taşıyan?
Yekpare mi?
Değilse varsın sapkın desinler
Değil mi ki ormanlar bizim!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder