8 Şubat 2024 Perşembe

Mecburlar Taifesi, Kadınlıklar ve

akan bir şey var mı
varsa
biz de akıyor muyuz onunla
kahkahalar ve tümörler
kalp ağrısı ve kuş cıvıltısı
gözün duvarın neresine denk geliyor
duvarın ne kadar içindesin
çıkabiliyor musun merdivenleri
korkuyor musun yüksekten
göğü kapatan bir duvar yok
bir tür arsızlık içinde 
üstüne bir şey giymiyor cümleler
insan gizler
insan süsler
insan gizleyebilirse gizler
insan süsleyebilirse süsler
öğrenilir bunlar
-melilerle -malılarla
ikazlar ve icaplarla
göze sokmak istenmez.
acı çeken, gözü çıkan biziz
bizim dilimizi susturup 
bize biçtiğiniz icap elbiselerini giymiyoruz artık
bizim yürüdüğümüz yollardan yürümeyip 
yol nasıl yürünür anlatmayın.
dikenini, taşlarını, çukurlarını bilmezsiniz.
şükürle ikaz etmeyin bizi.
siz yediğinizden yediremezsiniz kapınıza gelene
siz kapısına gittiklerinize yedirmeye çalışırsınız yiyemediklerinizi
şirazesi kaydıysa dünyanın doymak bilmeyen iştihanızdan

ben kadınlıklar şiiri yazmak istiyorum
aynanın karşısına geçip izlemem gerekiyor
içim sağlamsa da artık hatırlamak hırpalamaz değil
başka aynalara bakmam da gerekiyor
başkalarının aynalarına
kırık
sırrı bozuk
parlayan -nadide-
ardına bakarak korka korka yürüyen
evden çıkamayan
gidecek bir yeri olmadığını düşünen
gidecek yeri olsa dakika durmayacak olan

ben bir mecburlar taifesi şiiri yazmak istiyorum
gece gündüz emeğini ortaya koyan
ülkeyi sırtlayan
doymak bilmeyen iştihanızı sırtlayan
güzelce gezip tozamayan
gönlünce eyleyemeyen 
bulup buluşturmak zorunda kalan
ayağını hep yorganına göre uzatan
hep kaygıyla, endişeyle, yürek yorgunluğuyla
en sonunda ciğerine leke düşen
iyisi böyle
yolunu kaybeden de yolunuza giriyor
kır atın yanında duran. 

siz çekmediğiniz acıların üzerinden konuşa durun
biz bir gün 
elbet bir gün o çenenizi kapatacağız.
başkalarının evlatlarına reva gördüklerinizle
evlatlarınıza verdiklerinizin arasındaki dağı, ben gördüm
elbet başkaları da görüyor.
şimdi dişler sıkılıyor
yumruklar sıkılıyor
bir gün 
artık çene açılır avazlar doldurur her yeri
bir gün yumruklar masalara iner yeter diye.
YETER!
YETER!

12 Ocak 2024 Cuma

Ocak ve Piç Kurularına Rağmen Umut

Aşkın hangi baharına sorsam seni
Cansever ve Uyar sesleniyor bir yerden
Kanlı meydanlar çıksa dünyayla aramızdan
Hep bir duvar var,
Hep kapalı bir kapı.
Vazgeçmedim,
İyilik inancımı tuzlu sulara yatırmadım daha
Ama
İnsanların ördüğü duvarların
Bir başka acının taşı olduğunu gördükçe anladım
Belki de "İlk taşı günahsız olanınız atsın." dendiğinde
Acıyı çoğaltmayın demek istemiştir.
Yeryüzüne düşen acı miktarını.
Bir insanı birini taşlamaya götüren acı.
Neden Tanrım?
Bizimle oynadığını düşünmüyorum.
Bir deneyin parçası olduğumu da.
Sanırım kötü bir gruba düştüm.
Kötü mü denir? 
Acıya düşmüş
Ve talim etmediği acıları yüzünden acıtıp duran
Ve yaptığından habersiz.
Mükemmel bir gök ve yer talan edilirken
Gençliğimiz dahil,
Artık devrim marşı söylenmiyor.
Islahat Fermanları da çoktan bir seda.
Görünmez bir kan sızıyor içimizden her an.
Dinmiyor hayatımızın acısı.
Her gün yeni bir yerden kurban ediliyoruz.
Kurban olmak bir seçimdir unutma.
Bugün hangi piçin hevâsı uğruna?
Alışkanlık ve köşeye sıkışmışlık.
Dar köşenin konforsuz rehaveti.
Kendinin olandan vazgeçtin
Hep çalar o şarkı: "Bir şey yapmalı."

Aramızda bunlar var sevgilim
Sadece seninle benim değil.
Tüm insanlığın ve iyi ihtimallerin arasında
Bok püsür insanların haysiyetsiz 
Olgunlaşmamışlıklarından başımıza bela
En püskülsüzünden 
Sanma ki umut yok
Birbirimize açılan kapılar olacağız.
Biz çok dar boğazlardan geçtik. 
İyilikten vazgeçemeyiz.
Şimdi söyle hangi baharda sarsam seni?
Bu bahar de.



5 Aralık 2023 Salı

Çaktırma da Şunların Mavisine Çökelim

Hadi kalk, giyin yetişmemiz gereken yerler var,
Önce plastik zincirlerini mi giymek istersin? 
Yoksa makuslaştırılmış kaderini  mi?
Huzursuzluğun ve mutsuzluğun da yeni ütülendi,
Ama dur hava soğuk
Her gün seni ezen iş içliğini giy.
Bak şimdi aynaya ve gülümse.
Kombininin en önemli parçası bu işte,
Biz ekip çalışmasına yatkın, uyumlu,
Dost canlısı insanları severiz.
Sizden bunları alacağız üç kuruşumuzla
Ve gençliğinizi, hayat enerjinizi.
Üç kuruş vereceğiz ama bunu söylemiştim.
Bir de yılgınlık
Bir de hayatı kaçırma hissi 
Bir de çıkmazda olma hissi.
Faremizsiniz bizim.
Bizde kapan.
Sizi ve sizin gibileri kaptık.

Bak bir kadın var orada kuyruğunu kaptırmış,
Her gün zorla da olsa -kendi zoruyla yoksa biz o kadar da değiliz canım-
Gelip gülümsüyor,
Eritiyoruz onu,
Tüketiyoruz onu
Ve onun gibi hepinizi
Çünkü umurumuzda değilsiniz
Tek bir şey var
Yalnızca tek bir şey
Ona bayılıyoruz
Ona tapıyoruz
Şarkısı bile var
Tonlarca
Para para para!
Yokluğuyla yaralanmamak için
Sizi yaralıyoruz
Bizim zaferimiz bu 
Ve tabi ki her yol mübah
İşimiz gücümüz de şov tabi
Yoksa bu çark dönmez
Yoksa kuyruklar kıstıramayız kapana.
Ama bir kadın vardı,
Ne diyordum o kadın için
Çenesine dikkatle bak sımsıkı
Sabrı çoktan taşmış ama kendini tutuyor
Çünkü zorunda
İşte o zorundalıkları da biz yaptık.
Ağladı o bir ara biz görmedik
Kendini bırakmamaya çalışarak  
Haykırışa dönen çığlıklarıyla
Ağzının acıyla gerilmesi ve
Geniş bir hilale dönmesiyle
Bir acı heykeli gibi oldu
Çelikten olsa keserdi hepimizi.

Biz hepinizin mavisini çalıyoruz.
Her gün, her yerde.
Gündoğumu ve günbatımlarınızı,
Hep tedirgin ediyoruz sizi
Ve asla rahat vermeyeceğiz,
Çünkü rahatlarsanız bize mecbur olmadığınızı anlarsınız
Anlarsanız gidersiniz belki ve bilmenizi isterim,
Buna şirket politikalarımız gereği izin veremeyiz.
Çünkü dedim ya hayatınız gerek bize,
Aşklarınız sadece izin verdiğimiz zamanlarda
İş dışında yaşanabilir,
Çocuklarınızla da anca boş zamanlarınızda ilgilenebilirsiniz
Size biraz zaman yönetimi de öğreneceğiz
İyi koşun mecburiyetleriniz arasında 
Koşun ve yorulun ki kendinize vakit kalmasın
Bu arada ailenize, eşe dosta 
Vakit ayıramadım diye parçalayın kendinizi
Sonra bu çıkmazla işinizde hırs yapın,
Daha iyi bir ev için, araba ve yazlık?
Gerçi bu darboğazda, kandırmayın kendinizi,
O iş bizim.
Çocuklarınızı ihmalinizi pahalı hediyelerle telafi etmeye çalışın
Bunun için de maaşınıza, ikramiyelerinize ihtiyacınız var.
Böylece bizim için işler tıkırında.
Sonra da yıllar sonra hiçbir şey istediğiniz gibi olmadığında
Gerçek ilişkiler kuramamanın hesabını kendinize kesin.
Eminiz ki bizi suçlayamazsınız.
Çünkü bunu sözleşmenize yazmıştık.

Şimdi hatırla biz senden gençliğini,
Mavini, güneşlerini, anlamlı bağlarını alıyoruz,
Sen de üç kuruşunu, plastik zincirlerini,
Makus talihini ve berbat hissettirecek bir kapan alıyorsun.
Al gülüm ver gülüm.
Ne demek bu bayağılık, ne sanmıştın ki?
Şimdi iyice anlaman için özet geçelim
Seni alıyoruz ve bir posaya çeviriyoruz.
Şurayı imzalayabilirsin
Ve hayır bir kopyasını veremiyoruz sözleşmenin,
Sürdürülebilirliğe önem veriyoruz.
İnsan sürülerini sürmeye.

20 Kasım 2023 Pazartesi

İspanyol

biliyorduk
bu ne demek şimdi
unuttuk demek sevgilim
unuttuk.
dans etmeyi biliyorduk
dur dediler saçmalama
otur
ve istediğin gibi de oturma sakın
dikme bacaklarını
düzgün otur
sus ve ağlama
ne diyecektim?
neden süründüğümüzü soracaktım da
başka şansımız yokmuş o zamanlar
ama bak ne buldum
masmavi kocaman etekli yıldızlı bir elbise
hadi tut elimden dans edelim
kör sokakları es geçmeyelim
kalabalıkları da ve meydanları,
nişan taşlarını. 
başımız dönecek diye korkma
dengemizi beraber buluruz
dünya aynı anda döner ve durur bize
hareket ve hareketsizlik an'da
hayat bir dans sevgilim
kendini ver. 
hayata kendini ver.
kendinden verme.
eksilmedik, taş değildik aşınmadık

böyle bir günbatımı sıcak renkli
ama taşlar soğuk artık.
cam taşı arar mısın benimle yazın
kayboldu bulduklarım.
hak ettim
hak ettim.
ben dans edeceğim,
katıl bana.

18 Kasım 2023 Cumartesi

M*****

acı geçiyor, acı çekmiş olmak geçmiyor denmiş,
bilirim, zehirli tadı kalmıyor belki ama izi baki.
eee katkısız insan olmuyor.
yükümden kurtulalı iki sene olmuş
yükümle ilgili çalışıyorum
belimi çok bükmüştü.
dallı güllü parlak ambalajıyla salınmakta
ben bu oyunu bozarım diye değil de
o paketin içi boş demeye geldim.
sanmalar var ya sanrılardan beslenen
bizden ötürü oluyor onlar
sanmasak mesela
aaa öyle mi desek?
düşünsek?
uymasak, hemencecik inanmasak.
özü biliyorum, tanışmıştık
onlar özlü değiller.
kokusuz çiçekler, tatsız meyveler satıyorlar
özgürlük ve saygı satıyorlar
yani kardeşim hepimizin olanı 
bize.
şimdilik böyle
böyle olmak zorunda değil
-se bir şeyler yapmak gerek
var bana varlar bana
en içten dilekler en içten dileklerimle diye söylenmez

saygılarımla

2 Eylül 2023 Cumartesi

Müjde belki de o demek değildir

Sofraya kardeşliği koy
Hiçleşmeden.
Akşam namazı da rakı da aynı sofrada,
Dünyanın aziz sofrasında.
Yeşilay da dertten içilen sigaralar da aynı sofrada.
Tezat değil mi baktığın zaman?
Tezat da dünya içre.
Unutursam fısılda,
Unuttuysanız diye de ben fısıldayacağım, hiç endişelenmeyin,
Yalnız değiliz, hatırladıkça, sevdikçe, emek verdikçe, aradıkça
Ahmet Mithat Efendi'nin ruhu gelmeden devam edelim
Arınmak değil yeniden doğmak
Evet bu yüzden tam da bu yüzden çocuğun ölmesi gerekti
Kendimizi kendimize beğendirmeye çalışırken pek bir zorduk
Cici bir banyoya oldurulamayan fayanslar gibi kırıldık,
Kırıldıkça da uyandık mevzuya,
Sorunlar içimizdeki çocuğu bir de biz öldürünce çözülmeyecekmiş,
-ya da birbirimizin içindeki çocukları-
Bin yıllık öğretinin çöküşü, es yahut perde
-ya da ya da ya da bir dakika! bütün sırrı bozdun ya!-
Yeniden doğmak değil arınmak
Hayır hayır arınmak da değil
Yaşanan hiçbir şey olmamış sayılamaz
Saymıyorlar sayıcılar.
Kabullenmek ve kendine katmak
ve tekrar hayır, çocuğu sağaltmak gerekiyor
Ölmemek öldürmemek ve öldürtmemek
Yani kendinle aynı masaya oturabilmek
Çocukla beraber büyümek
Hatırlar mısın, biz işte bu çocuğu öldürmek zamanlarımızda
Etlerimizden bir kale yapmıştık da
Şimdi anca çıktık içinden.

Puantiyeli elbiselerin
Büyük puantiyeli
Minik puantiyeli
Siyah ya da kırmızı üzerine
Dik yakalı.
Nostaljinin eteklerini savura savura
Üzüm salkımında bir tane bu an.
Bir nişan taşı var mahalle arasında
Kendisi bile unutmuş artık
Neyin işareti olduğunu
Benimle rulete oturmayan o çocuk gibi
Zırhını hiç çıkarmıyor
Yine yanlış şövalye
Yanlışlığı şövalyeliğinden
Yanlış bütüne parça olmak hakkında,
Bir tırnak kadar koparılıp atılıp, ucuza satıldıklarında
Poşet gibi uçup uçup sürünmede
Sofraya oturmanın adabı var
Kepazelikle gelmeyeceksin
Hakka girmeyeceksin 
Elinde kan yüreğinde çirkefle
Çiğnenemez bu lokma
Haddiyle mukayyet olmayan 
Yıktığı gönlün enkazından elbet nasibini alacaktır.
Bununla birlikte
Akşam güneşinin çiçeklerini toplar gibi
Kendin için bir yerde olmak ve bunun huzuru,
Kendinle bölüşmek ve aslında çoğalmak
Bir salkım sümbülteber gibi morsa, beyazsa mis gibi akasya, menekşeler alabora olmadan yelkenler fora

Bu kurduğum bir şey olmakla beraber olduğundan farklı anlatacak değilim
Akışı daha güzel bir akışta vermek ya da daha güzel bir akış ne demekse
Neyse
Sonra gözyaşlarının kokusunu biliyorum senin
Hangi örümcek ağlarına takıldığını
Yavru sincaplar uyanmasın diye kendi uykularını feda ettiğini
Keki fırına attıktan sonra köşeye çöküp kısacık ama hüngür ağlayışını
ve sonra sikerler diye kalkışını.
Hepimiz kendi cehennemlerimize terk edilmiştik
Ve epey de hırpalanmıştık
Zebanilerimiz pek bir maharetliydi (aynadan bilenlerimiz var)
Değil mi ki, yerin yedi kat dibine mi girmedik, 
Acımız yedi kat göğü mü inletmedi?
İşte ben, sizi cehennemlerinizden çıkmaya davet ediyorum.

Yemek hazır,
Haydi sofraya.


Ki değilse bile bu anlamını yitirmez
Müjdeye kimse mani olamaz.


29 Temmuz 2023 Cumartesi

Hırpani Zamanlar

Tüm kötü zarlar yazılıyor hesabıma
Aldırma diyor Harun,
Gelecek iyi zarlara işarettir
Ama kapakların altında da 
Hep "tekrar deneyiniz"i buluyorum

Dikenli bir kadın sevmiştin sen
Dikene katlanmak nedir bilmeden
Dikensiz ve dümdüz bir yer bulmanın arzusuyla
Kırmızısına aldanıp
Soldurmaya azmetmiş tutkunla
Şeffaf okşayışlarınla
Bir şeyin çırası yanmaz
Beceriksiz ve acemi
Bu zaman için çok talihsiz.

Kendi yakamı bıraksam
Yağ gibi akıyor sesim
Gel de bırak,
Gel de bırak...