23 Şubat 2021 Salı

usta frenler kurbağa

hayatın frenlerinin tutmadığını
düz yollarda anlayamadım
şimdi bir yokuştan aşağı iniyorum
akşam beni minarenin tepesinde mi karşılar
yoksa bir kere daha sıçrayabilir miyim?

ayıran kendini ayırır denmiş.
ama ben ayırmamıştım kendimi
ayıklanıncaya kadar.
dans edemiyor şiirim
pabuçlarını evde unutmuş, 
gözüne toz kaçmış,
elektrikler kesilmiş.

korkuyorum,
baş etmesi zor.
korkmamak için acele ediyorum
acele, korktuklarımı toparlayıp eteklerime bırakıyor.
bulduğumu unutup yeniden aramaya başlıyorum
kaybolunca da mızıkçılık edip murdar diyorum bulduğuma
kırıklarına bakıyorum hayallerimin
aynı zaman düzleminde
başka kırıklar da vardı
cümle tekillikte.
müzik bitiyor ve ben hâlâ dansa kaldırılmadım
kabahati yine size bıraktım
eşleşmemek için zemine değen bakışlarımın hiç suçu yok.

büyük kıyafetler içinde çocuk kalmak yaşlanmak
hâlâ avutulmak istiyorum.
kararlar kovalıyor beni.
gereğini düşünemiyorum.
düşündüklerim zora sokuyor,
kanaatlerimin beli bükük.

yolculuklardan da ürkmeye başladım
çünkü kimse benimle göçmen kuşların dönüşünü izlemek istemedi.
boşlukla eşleşip dans edeceğim.
böylece dengede kaldığımda bu benim zaferim olacak.

bahar geldi, cemreler düşüyor ardı ardına.
çamurlu karlar var depoların kenarında.
izmaritle kuşatılmış.
bir izmarite kardan mezar bile yaptı arkadaşım.

yolun solundaki mimozalar artık yok
soldaki mimoza çiçeklendiğinde kar yağdı
kar yağdığında ben de çiçek açmıştım. 
yolun sonu yok, yönü de.

kendimden kaçmaya başlamışım
sinsice inkarlara giriyorum
korkularım ülkemle birleşip yakama yapışıyor.
muhteşem koalisyon.
kozaya girmekten korkuyorum.
korkmamak için kaçmak istemiyorum
sırf korkumu ezmek için kendimi korkunun kucağına atmak istemiyorum.
şartlar tekinsizsiniz.

sevecenliği kalmadı.
tadımız yok.
sular durgun, kıyıyı dövmüyor dalgalar.

aslında hiç liman aramamışım
ya da bulmak istememişim
serseri bir yaprak gibi uçuşmak varmış gönlümde
heyhat uçmakla mukayyet değiliz.
en olmadık yere kök salınca kaçmak için delirsen de
zor oluyormuş gitmek
büyümek böyle bir şey mi?
söylemeyin
çünkü yalan söyleyeceğiniz konusunda endişeliyim.
büyümeyi birçoğumuz bilemeyeceğiz muhtemelen
büyüyecek kadar yaşayamıyor ve düşünemiyoruz zannımca

bahar gelecek yer bulamıyor gençliğim gibi
nerdesiniz? bir kahve pişirseydim
dilemmalarımız da eşlik ederdi.



4 Şubat 2021 Perşembe

Ey Mahalleli!

sabah 6.00
müezzin mihraba henüz ulaşmadı
sokakta mecburlar var.

neresinden girilir bu mevzulara
arzularınızı gıcıklayacak süslemelerle mi devam edilmeli 
köşeyi döndükten sonra
kıyametüstü günlerde bunun ne önemi var?

adetlerimize göre önce ölür sonra gömülürüz.
çürümek sonraki iştir.
ama yürüyemiyorum bile bazen bu kokudan
bazılarımız ölmeyi bekleyemedik
yine iyimser kaldım.

denge istedim.
huzur ve güven.
kendimi yırttım bunları sağlamak için
bozuluyor
ben tanrıça değilim
sadece günbatımlarını takdir edebilirim.

kelimeler çıplak
sona yaklaştıkça süsler de zarafetini yitiriyor
plastikten bir gol daha yedik
biz kendi elimizle verdik maçı
tıkandık tıkandı baba.

kelimeleri ikna edemiyorum
ve evet istemiyorum ikna etmeyi
çok bile diyorum bazen
size çok bile.
öfkemi bırakmaya başladım
işe yaramayan silahımı bırakmak
savunmasız yapıyor mu beni?

göğüslerimizde sevgilinin saçları olacağı yaşlarda
arsız dünyanızın zincirleri var
kalbim ezilmesin diye başımı dik tutuyorum.
boğulmamak için de dimdik durur insan.

kelimeler diyordum
süssüz olabilir, sivri olabilir.
ama cahil olmamalı.
kelime polisi değilim
günün son güneşi sıvaları yıkık duvarı da
duvarın dibindeki asi otları da neşeli ışığıyla ılıtıyorsa
kelimeler de sivrilikleriyle, sadeliğiyle ya da şatafatıyla olsa
ama cahil olmasa
çürüdük
insanı ne çürütür bilmiyor musun çürük?
susma köklerimiz değiyor bizim
susma ayna

ikimiz birden sevinemedik.
ben vapur istasyonlarında bekledim 
sen o gün bakkala bile inmedin.
korkuların bana geçemez
kelimeler
kuklacınız değilim oynatmıyorum
karanlık da değilim
ışığı taşıyorum
ama paylaşamıyorum
saçlarım mı yanıyor bilmiyorum
sadece tarıyordum
mahalle yanarken tarandığım için mi?
benim şiirlerim sana bıçak çekmez korkma
çalınan umutlarımıza yama yapıyoruz yeni günleri
ama git gide hızlanıyor dünya
belli ki sisifos artık yukarı taşımayacak yükünü
dağılmasın diye tutmaya koyulacak.
mahalle bahsini kapatamadım
mahalleye ateşi komşularım taşıdı
uyardım dinlemediler. 
zaten hiç dinlemezler.
elmasından atom bombasına kadar 
yapılmaması gereken her şeyi yapmadılar mı?
sizin günahınız beni de yaktı
tanımadığım kardeşlerimi de
siz yanmadınız bir şekilde
eviniz yandı
belki siz de yandınız
ama çürüdüğünüz için anlamadınız.

mimozaların dördü beşi gitti
ev hırsı bitmedi
mezar çalıp ev yapmışlar biliyor musun?
ölülerin yerini çalmışlar.
kazayla bir mimoza yaşıyor
varlığına sevinsem mi bilemiyorum
içim buruluyor
alexandrit'i selamlıyorum her gün
büktüğümüz beliyle göğe uzanmakta. 
ağaçlar sayemizde en çok dua eden varlıklar.
yaşamak için.
görevi yaşatmak olana da pranga
alayına pranga
neden açıkta bir karış bile toprak bırakmıyorlar karga?
biz bir kerbeladayız ağacımıza bile su vermiyorlar.
biliyorum her nefis ölümü tadacaktır
ben de bir nefis sahibiyim
incilerden da arı duru bir ömür istemedim
huzur istedim
onun da mezarını sattınız.