Sızısını duyuyorum kalbimde, sonbahar benim ama terketme fetişi olan sensin,
Yüzünde soldu o tebessüm, hak etmeyene gülme dedim kaç kere.
Çünkü gözyaşı gibidir tebessüm, hak etmeyenin eline verilmez inci tanesi.
30 Ağustos 2012 Perşembe
26 Temmuz 2012 Perşembe
Boşluk
Yara aldıktan sonra kendi içinde itildiğin yer.
Karanlık, sinir bozucu ve iyileşmedikçe içinden çıkamayacağın şeyin adı.
Tarifini aradığın şeyi bulamaman, halbuki
o tarif araftan kurtulmanı sağlayacak kapının anahtarıyken.. Sonuçsuz kalmaktır
boşluk. İçimizde büyür ve de. Hal böyleyken ileriye gitmek pek mümkün olmaz.
Ondan kurtulmak gerekir. Bunun yolu o boşluğa uygun insanlar yerleştirmek
değil. Çünkü içimize aldığımız insanlar bir yaradır. Bu, hastalığı yenmek için
kullanılan zararı azaltılmış zehirler gibi. İyi etse de bünyeyi zayıflattığı su
götürmez bir gerçek.
İnsanlar iyi gelir evet, birçok şey
öğretirler belki de. Ama kalıcı olmadıklarından daha büyük yaralar bırakırlar
yeni yaralar, yeni ve büyük boşluklar demek.
Yaraların güçlendirdiği mevzusu ise her
zaman için doğru değil. Eğer hatalarından ders çıkarmayan bir moronsan
paçavraya dönene dek yara alırsın. Ama görmesini bilirsen hatalarından bile
kazançlı çıkarsın. Şirinleri görmek artık hayal değil.
Bazı şeyler mecburidir tüm nefretimize
rağmen yapmamız gerekir. Yaşamamız gerek, ölene kadar. Bu süre zarfında yara
almamız kaçınılmaz, bu tercihlerimize ve tutkularımızla yakından alakalı. O
boşluğa bir insan koyarsan ondan yara alırsın, bir fikir koyarsan ve
yanılmışsan ondan yara alırsın. Fikirler daha az acıtır ama. Çünkü hatanı
farkedip ondan vazgeçmek istediğinde sana küflü sözler savurmaz,
çirkinleleşmezler sadece mühürlenirler. Boşluk yaralarla beslenen bir
yamyamdır.
Yakanı kolay bırakmaz, geçmişe benzer
biraz. Sen kurtulmak istersin, kaçarsın, peşini bırakması için uğraşırsın ama
bunları bataklığın içinde olduğunu bilmeden yaparsın. Çırpındıkça daha çok
battığını bilmeden. Boşluk bizi kuklaya çevirir, geçmiş bizim ustamızdır,
anılarsa ellerimizi ve ayaklarımızı kontrol eden ipler.
Kurtuluşu bulamamak sinir bozucu o
bataklıkta gırtlağına kadar batmış olmakta. Ki artık inanç bile can simidi
olamıyorsa. Şüpheler gölge gibi ruhumuza düşüp bizi öldürmeye azmediyorsa ve
usta ipleri elinde tutmakta ısrarcıysa ben
de gözyaşlarımı içimde biriktirmeye devam ederim. Belki büyük patlamada ölüm
etkisi yaparlar üzerimde.
Evet benim içimdeki boşluk hem insanlar
hem de fikirler yüzünden devasa boyuta ulaştı. Canım bu kadar yanmasa ya da
rahat nefes alabilsem hiç kafa ütülemeyeceğim. Ama artık acıların hamallığını
yapamıyorum. Anlattığımda ve çare aradığımda başarılı olamadım ve şu an en
nefret ettiğim şeyi yapıyorum. Zamana bırakıyorum.
Ne kadar iyileşir bilmiyorum. acıların
ruhumla kaynaşmasından nefret etsem de başka çıkar yol bulamıyorum. Tek
bildiğim mızmızlanmayı kesip bir şeyleri düzeltmem gerektiği. İnsanlara acı
veren şeyleri düzeltmem gerek. Bunun içinse önce benim düzelmem gerek. kendime
verdiğim cezaya nokta koyup, çırpınmaktan vazgeçerek başlayabilirim. Şu an
kendimi kandırıyor olabilirim bunu zaman gösterecek. İnsanları küflendiren
lanet bir şeye muhtacız ne kadar zavallıca.
http://fizy.com/#s/3wd6dm
http://fizy.com/#s/17r9t6
http://fizy.com/#s/1b1be2
25 Ocak 2012 Çarşamba
ANLAMALISIN
Ne için yaşadığını anlaman gerekmiyor mu?
Bir şansın daha yok, yere düşecekken tutacak yer araman normaldir, hani bataklıktan kurtulmuş biri bataklıktakileri çıkarmak ister. Çünkü hatasıdır bataklığı, diğerlerine ışık olmak ister.
Nefes almak zordur bataklıkta, derine çeker seni karamsarlık, sen de, seni anlattığını düşündüğün şarkılar dinlersin, daha da batarsın, ardından senaryolar yazılır belki de, bilmezsin, adın silindikten sonra dünyadan, bir bataklık yüzünden film olsan hiçbir şeye yaramaz bu.
Hala nefes aldığına göre birilerine sesini duyurabilirsin, yanlışlarını düzeltebilirsin, nefeslerin sayılı fakat ardı geldiğine göre devam etmelisin hatalarınla, yürümelisin ama, hatasız bir yolda telafilerinle yürümelisin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)