24 Aralık 2017 Pazar

damarlarımı yırtarcasına akan diken
ısrarla yaşayan bedenime çarpan çaresiz
ve küstah özüm
duvarlara vurma artık başını.

2 Aralık 2017 Cumartesi

ne tür bir anlamsızlığın içindeyim bilmiyorum
anlamı önemli kılan bir şey yok
kelimelerin şiddeti yetmiyor kabuğumuzu kırmaya
aşınmalar var fakat şekil almıyoruz.
insan kendisi seçer oluşunu
istediğin kadar sık dişlerini
öfkeni hapsetmeye çalış
oluşuna bak
yıkılıp yeniden inşa etmeye uğraştığın bu
molozların arasındasın başına her an bir şey düşebilir
kendine çelme takma
ol artık.

25 Kasım 2017 Cumartesi

bir gün oraya doğru yürürken düştüm
içimde yıkık kumdan kale yorgunluğu
biliyorum orada olsan sıkıca tutardın
yüzümü okşardın titreyen ellerinle.
yoktun
zemine çarparken seni çok özlediğimi hissettim
seni çok özledim
seni çok özledim
keşke özlemesem
çünkü çoktan bitti
beni sakın affetme.

18 Kasım 2017 Cumartesi

çürük

kalk hadi
dikilmeye devam et
önünde surun
maddesi neydi onun?
daha başka
nasıl aşılacağını bilmiyorum
sanki aştığım tüm engellerin ittifakı.
kutsal mı bilmiyorum.

28 Ekim 2017 Cumartesi

asla şiir değil sadece bir manzume

bir boşluğun sınırından bakıyorum
acı hissi çok uzaklaşmış
yorgunum ve rüzgar köstek oluyor
eskisi gibi değil
ayakta durabilmek 
ya da düşmek umurumda değil
nasılsa devam edebileceğim

sonbahar hoşuma gidiyor
turuncu
bir gidiş ama bilinişi dirilişin

takatim kalmıyor bazen
çöküyor ve oturuyorum kıyıma
bedenimin hiç ağırlığı yok
o kadar ki varlığıma inanamıyorum bazen
sadece rüzgar göğsümden içeri girip
ağrılarımı tetiklediğinde 
evet diyorum sanırım varım
ama çarpıp gitmiyor
içime işliyor 
ve örseliyor.

daha iyi
boş bir ifade
sadece zihinden ibaret olmak
sadece.
kendime sarılmak zorunda kalacağım acıları istemiyorum

bataklıklara meylim var
tekrar boğulmak istemiyorum
kaybetmekten korkacağım bir şey kalmadı
sakince kalkacağım şimdi
içim bir şeye acımıyorken.
mutluluğum için.

7 Ekim 2017 Cumartesi

dumanı üstünde

nokta
bir şey.

nasıl?
sen bu cümleye ait değilsin.
dar sokaklarda koşturan
çırpınan, yıkılan, devrilen.
sen küçük, sen güzel,
sen 
sen 
sen
sen bir çıldırış.

aitken değil.
doğurganken kısır
bir çocuğun sorusu
bir akşamın telaşı

anlatmaya değil belletmeye
inadına doğruya 
inadına sevgiye.

ara sıcak bulutların ardından
gelen ay
ışığınla vaftiz et bizi.

korkarak, üşüyerek 
sebepsiz.
yerin yurdun bura değil.
kökün harap, toprağın kayıp.
yine bilemedin ellerini nereye koyacağını.

senin elini gökler tutsun.

12 Eylül 2017 Salı

bilinmeyen yerden

ne kadar itina gösterilir
seçilirken içimden
bir şarkı çalmaz
ben ahu gibi bakamam
sevgiyle dinlenilmez artık

o köprü güzel adımlanmaz artık
diğer uca baktığında içi tatlılıkla burulmaz
masala meylettim
niyet edilse anlatmaya

bu kaba
bu inceliksiz
zarafetin kıymetini bilmeyen
kendimizi işlemeyi unutturan!

isyanla mı olacak
durulsun sular.

27 Haziran 2017 Salı

mayası araftan olanın?

yollarda imgeler paçama yapıştı. düz bir cümle kurdurmadılar beynimi kemirirken. kanımda birikip, büyüyüp, damarlarımdan taşmak istedi. sahil, yıldızlar, dostluk ve aşkları; onların. ve bir kafanın içindeki tüm saldırgan soruların kısa bir süre susması. ama iğdiş etmesi başka bir elin. iğdiş

itina ile kanat
geriye baktıkça görebileceğim kadar
derine işlesin
ince ince
şefkatle bakabilmem için geçmişe.
efkardan uzak
kaldırım taşına oturduğun bir akşam
mesafe kalmamışken hiç
çehren belki soluk
kıyısındasın belki bir ayrımın
neticede sen bir yolcusun
ne zaman ulaşacağını bilmeden
nasıl diye sormadan
noktasız, hesapsız sadece onu arayarak
kurtulamadan o ellerini kıran tutkudan
bilmek için delice çabaladığın tek şey için
yalnız yürürken hücum eden, ama canını acıtmadan.
seni hiziplere bölüp yine sana düşüren.

belki de huzur uzakta değil. babamın secdeye veren alnındaki o teslimiyet.. bir farkımız da yok ki! ben her şeye mukavemet ettim sadece. ama Tanrı'ya değil. "o her zaman ve her yerde var." bana bakıyor, görüyor, izliyor. sevincimi, neşemi ve hüznümü. kendimi mayalayışımı ve baltalayışımı.
yakarışımı.

bunlar kayda geçerken bu çalıyordu.

30 Mart 2017 Perşembe

belki de çok uzaklara gidecektin
biraz daha uçabilseydin
yandın
yanık kanatlar seni taşıyamaz artık.

29 Ocak 2017 Pazar

gecede yakalanırsın yağmura
kendine çarpa çarpa kanadığın.
yosunlu yaraların filizlendi
usulca sök ve tuzla
o izi hatırla

göğe bak
küfretmeden bulutlara
yıldızlar sen göremesen de orada
söndür kendini
kurtul sanrılarından
ve tutuşturma bir daha
sabahı var gecenin.

1 Ocak 2017 Pazar

bir gün

yakılan cesetlerle
umutsuz aşıkların birleşimi
olanca acılarına rağmen
çığlık atamamalarıdır.

bitecek bu da.
bir gün.