24 Kasım 2018 Cumartesi

oldu mu?
görmediğin halde
düşmemeyi öğrendin
içimizin tuzaklı kuytusunda
çokça düşmekten öğrendin.

gitmeyeceğim
özgürlük yapraklarla süslü bir gökyüzü
ürkek yürüyen herkesi korumak isteyen
gecelerin hükmü kalmadı.

asi, bıkkın kediler
su kenarında gece voltası atıyor
kedilerin mutlu olmadığı
soğuk su kenarları.

16 Ağustos 2018 Perşembe

yansıma

1

sormak yeterliliğinden aciz
anlamakla yetinmenin
kesilen boğazın içinde bulunamayan
sadece meraktan, içini görmek için, kan.

boşluğuna koymak istediğin taşı
kâh sen düşüre, kâh ellerinden kaçmasıyla
un ufak oluşu
tozlar boşluğunu dolduramaz,
rüzgar önünden esiyor

oturduğun masa bahçesiz
örtünün etekleri kıpırdamıyor
örtünün hakkını alamıyoruz
bir göğü yok

2

bir otobüsün gidişinde
sol ayağına verdiğin ağırlığını yumuşatan bir tebessüm
her şeyin kararsızlığında
gelene kadar bir tebessüm bırakmak zihnine
fark etti mi?

karşılığında anlaşılma istemi
telaşla yürüyenler arasındaki tedirginliğin
ufak sarsıntılı titreyişleri
silinmeye başlayan güzel tat.

sonu istediğin gibi bitmeyen kelimeler
vurgulamak arzusunu diri tutuyorsun
kurallara uymamaktan korkuyorsun
cesaretin seni bu küçük anlarda mı bırakıyor sadece?

3

sen kaybettiklerini ya da hiç olduramadıklarını
onların içinden alabileceğini düşündün
sanrındı, burada kelime oyunu yapıp küçük düşmeyelim

sürerlilik içerisinde içinden çıkmalı
şimdi ihtiyacın olan
biz senin kısır döngülerinden boşanman için
omuzlarını birbirine bitiştiren acından
toparlayamadıklarının  arasında yitmemen için
serin yerlerde muhafaza etmeliyiz.

fasılalarla, aynı yer değil bu sefer
fakat çok uzak değil
hepimizin tamlayanı belli
tamlayamadıklarımızdan mevcut bir yarımlık.

4

içindeki bölünmüşlük.
yarının seni beklemesi bir durakta
oyalanan ayakların
kendine sağır duvar dibi.
kandırman zor
gösterdiğin gibi olamamanın kahkahasıyla
siyahlaşan çukurların.

sisler dinse
uzağında olmadığın eşiğin dışında
tırmanan ve arada, derinde
kıpırdayan titrek bir böcek gibi.
kamburunun yükünden çözülmek şartıyla.

eksik, çok yakın
ha gayret!
uyanman gerek
kendinde değilsin
nerede sanılıyorsan orada değilsin,
gidebileceğin her yerin haricinde oluyorsun
kayıklar için yapılması gereken bir şey vardır,
suyu bilirsin.

5

bir sezonun bitişi
olacakla öleceğin kol kola
çırpınan miniği avuç içlerinde koruman
ateşle empati.
kutsalın muhafızlığına sadakat gerekir
şatafatlı kavramlara tapınmanın boşluğunun
fark edildiği anda buz kesen damarlar
çözülmek gereğinin düğümlü yutkunmaları.

nereye gitmek istediğin
nerede kalmak istemediğin
oraya kim olarak gittiğin
aslında kim olmak istediğin
kim olduğunu sandığın
ve tüm bunları aklına sokan Süm'e 1 dakikalık sevgi duruşu
ve canım abime.

aklından uçup gidenleri katamadığın için
asıl olana ulaşılamıyor
tam anlatıldığında anlaşılmayacağı gibi.

hüzünlü değil,
boş bazen, bir gözümü daldırıp, kaydıran boşluğa
sabit bir karmaşa,
pusuda sarmaşıklaşmayı bekleyen.

her an yeniden olmakta olanı sabit tutmaya uğraşırken
ıskalanan, yanıltan ve havanda su dövmenin
çünkü ömür bir şekilde geçmeli biriciğim
buruk ve imalı, ben demiştim diyen gülümsememizin ardından,
yalnız ve karanlık bir odada kendimizle uyuyacağız.

12 Ağustos 2018 Pazar

patates maskesi

kamburum, sen benim...
içe çökmediğine şükürler göğsümün
dikliğimi içten yitirten
sırtımızda kırılan sopalar
göğsümüzde kırılan sopalar
kollarımızda kırılan sopalar
bacaklarımızda kırılan sopalar
utancıydık biz dünyanın.
bedenlerimiz, çok sevdiğimiz bedenlerimiz,
dünyanın utancıydı.
ben kendimden utanmadığımı sanıyordum
yürüyüşüm çalınmış.
birçok şey gibi.

bedenlerimiz
çok darda
sopalar değil sadece
sevgisiz, dokunmasını istemediğimiz
izler
izlere reddiye
gerçeğe reddiye
ağlama krizilerimize reddiye
çaresizliğimize reddiye
sökülen umutlarımı tekrar dikiyorum
kendimi yamıyorum
kendimi yamadığımda çirkin gözükmüyorum
kendimi yamadığım sanıldığında
kendimi yamadığımı sandığımda nakşediyormuşum
dik durduğumu sandığımda yanıldığım
güçlülük oyunu oynarken yanıldığım
zayıflıklarımla dikleştiğim ve
güçlendiğim.

öfke
çaresizlik ve söylenemeyenler
biz hep kafalarımızda konuşuyoruz
öylece çözmeye çalışıyoruz
anlatıyoruz, diyoruz ki baba,
diyoruz ki anne,
diyoruz ki abi!
hep kafamızda.
babalarımıza söyleyemiyoruz
söylememize gerek kalmasın istiyoruz.
hiç istemezdik
kafamızda kavga edip
kafamızda çözüp
ama gerçekte
etimizi koparandır.

sopalar, sinir krizleri, parçalanan
çiğnenen etim.
ben isa değilim
zaten isa ekmek için bu benim etimdir demişti
ama siz, benim etimi, neden ekmek bellediniz?

bu kör ifade çabası
şiire hakaret bu çaba
buna rağmen kusmak için yazma
çaresizlikten.

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Kaybolmadı
Hâlâ orada.

Geleceğin sisli çocukları
Doğmamış acılı yavrularım.

Zaman aramızda ince bir duvardır
Siz hangi talihsiz, siz hangi istenmeyen
Siz!

25 Temmuz 2018 Çarşamba

temmuz yağmurları

gözyaşını arayıp buldu parmak uçlarıyla
sildi.
yağmurları yüklenip aylarca bekledi
yağmur yağarken yapraklar bekledi
yaprak ağırlaştı dal eğildi.
yüzü öyle ıslandı.
parmak uçları tuzlu bir acı.
temmuz olay mahallini temizliyor.

11 Temmuz 2018 Çarşamba

yağmur gelirken

seni bir serçe
bir çiçek
bir ağaç sananlar
şüphesiz yanılmıştır.
kırılmıştın güzelim
her şey kırılır.
ama nasıl iyileştiğini
iyileştiğinde ne olduğunu biliyorlar mı?

bugün biraz cennete yürüdün
seni gördüm.
melekleşiyordun yürürken
bakmadın insanların yüzüne.
turuncu, lila, bulutların arasından sızan
veda ışıkları.
gün batımları senin neyin olur güzelim?
saçların gecenin parıltılı çiçeği.
yağmuru beklemedin,
o da gördü seni
bilirsin ki sevmez kaçışları
hazırlıksız yakalanacaksın.
yağmur!
bize ferahlık getir!

evet eski

14 Haziran 2018 Perşembe

bir hayal

bir yerde
cıvıltının içerisinde
apaydınlık bir odada
pencereden yanımıza uzanan
ağaçlara, tepelere,
ırmağa ve sapsarı güneşe.
masamda dans eden ışığa,
ciğerlerime dolan kokuna.

kuş kafesteyken,
kafes gerçekten olduğu şey miydi?

13 Mayıs 2018 Pazar

Sevgilim göğsümün içinde sıcacıksın
Gökyüzünde kavuşuyorum yüzüne
Fakat sokak lambalarına küfrediyorum bazen
Işığıyla aydınlattığı için geceyi.

12 Mayıs 2018 Cumartesi

nefes almaya çalışıyorsun
derin derin
şimdi dinlenebilirsin.

çok yorulacağız.
serseri güvercinden korkuyorsun
onu sevmediğini söyleyemezsin
güvercin mafyası.


30 Nisan 2018 Pazartesi

aklım tutulmuşçasına bazen
söyleyecek tek cümlem oluyor:
"sana tutkunum."
nasılsın? diyorum.

kollarımla beraber gelişini bekliyoruz
birlikte yürüyeceğimiz sokaklara,
müjde veriyorum ara sıra.
seni sevgilim, çok özlüyorum.

17 Nisan 2018 Salı

tırtılı unuttum

bir tarafı keskin diğer ucu yumuşak hatlı
keskin uçtan bir kelebek sarkıyor,
kelebek yaprağa yakınken uzak.
kelebeğin ışığı bir gözü aydınlatıyor
bir yerlerde kılıç var
hayat sadece kelebek değil, kılıç var.

akşam vakti bir kuş,
sokak lambasının altında yalnız.

bıçak saplı güzel bir çicek
güzellikle karşıtı,
keskin uçta bir insan
ağzı, burnu, gözü yok.
yüzünde yalnızca bir yıldız var
keskin uçtaki insanın arkasında
lekeleriyle ihtişamlı bir dolunay.

14 Nisan 2018 Cumartesi

biz kavuştuğumuzda ne olacak biliyor musun
zarifoğlu, uyar, süreya dirilecek,
nihayet avuçlarında olan ellerimde,
gözlerinin mısralarında dirilecek.
şimdi bazen büyük bir sabırla
bazen çılgın bir sabırsızlıkla bekliyorum.
seni sevgilim, seni çok özledim.

10 Nisan 2018 Salı

gelecek

sevgilim sevgilim sevgilim
bir enstrüman gibi
sen iyi bir virtüözsün
ben ritim tutmakta bile iyi sayılmam.
ama yine de,
aklımda, bir koltukta
ben bir battaniyeye
ve senin kollarınla sarılmış haldeyim.

25 Mart 2018 Pazar

bulantı

işte yine oradasın
yine sana arkalarını döndüler
yalnız kaldığında hep yaptığın gibi
buraya geldin
şimdi seni buradan almamız lazım,
peki buraya tekrar gelmemen için ne yapmalı?
gözlerini kapatmalı?
gereklilik kiplerini topla diyorsun,
sana başka nasıl ulaşırım bilmiyorum.
nasıl geçecek?
bir şeyler düşünüyorsun,
sonlandırmakla ilgili.
değişim için kuşları beslemen yetmedi.
sevgin de yetersiz.
tüm insanlar kısır artık.
eski resimlere aldanmak
huzuru, mutluluğu aramak
onun kollarında bunları bulacağını bilmek
bir gün biterse kendine duyacağın nefret!
huzurla bütünleşemeyen yapın neden
aynada görmüyorsun dikenlerini.
sarılmakta ısrar ettikçe kanıyorlar, kanatıyorsun.
suçlayarak büyüdün
belki suçlanarak yaşlanacaksın.
ayrılalım mı hayattan?
yaşadıkça yoruluyorsun,
belki de bitirmek en iyisidir?
yarın uyandığında vazgeçeceksin
sonra yine aynı yerde bulacağım seni.
olanların içindesin, soyutlanamayız.
dayanabilecek misin?

17 Mart 2018 Cumartesi

İstanbulcuğum canım, sen içimde nasıl bir hasretsin? Kıyıların, yokuşların, koruların... Hayata senin içinden bakmayı özlüyorum. Seni karış karış gezmeyi. Çocukluğumun içinden yükseldiğin içindir belki.

8 Mart 2018 Perşembe

esrik

garip
karanlıkta odaya doğru ilerlerken
içimde seni orada bulma umudu
senin uyuyan görüntün.

bilmiyorum
bir sıcaklık,
yatağına tekrar kavuşmuş cılız bir su gibi
seni düşündükçe artan bir çağlayışla.
ama hüzün
ama umut.
bir gün penceremizde sardunyalar açacak.
bir gün çay içeceğiz pencerenin önünde.
bir gün geldiğimde uyuyor olacaksın,
usulca üstünü örteceğim, yüzünü izleyeceğim.
yanındayken de özleyeceğim seni.

bekleyiş

25 Şubat 2018 Pazar

inat

sen zeki bir kelebek
kaktüse kanatlarını incitmeden konan
çöllerime baharı eteklerinde getiren,
gecemin ateş böceği.

bir gün zaman da yorulacak.

içimde erkenci bahar

biz seninle hep dans ediyoruz sevgilim
aklımın içinde, dolunayın ışıklığında.

ırmaklarda yürüyoruz
buz kesiyor ayaklarımız
ciğerlerimiz serince havayla doluyor
gökyüzüne karışıp
tekrar damlıyoruz yağmurda yüzlerimize.

sen şimdi açan çiçeğe gülümsemeden geçme
zemheriye inat açtı o.
tepeden bulutlara bakalım,
saçlarımızda çam kokusu.


18 Şubat 2018 Pazar

bakkala gitmeden önce

ellerini söküp atmaya çalışmayacağım birinin
bana sarılmasını istiyorum
ayaktayım
derin derin nefes almam lazım
daraltılarım yük
çok kalabalık
derin nefes alamıyorum.
anlamı var ama.

6 Şubat 2018 Salı

dolunayda
birbirine dolanmış iki dal
rüzgarla dans ediyor.

ölmekte olan bir kelebek gibi
soluyor ve süzülüyor yavaşça
ellerini tut.

şimdi damda vals
yıldızlar bizi izliyor.
sadece bir şeyi umursuyorum.

30 Ocak 2018 Salı

zırvalıklar gerçektir.

yokuş aşağı koşar gibi
ılık gün ışığının içinde
düşmesinden korkup
beline sarılıp yere devrilmek
toprak üstü huzur.

geleceğe ait olmasını isterdim
anın içinden çıkamadığımda ve artık
hiçbir şeyden emin olmadığımda
yanlış kararlarda, reddedilemez pişmanlıkta
bir anlam bulma arzusu
bir gerçeğe ihtiyaç
biz ne dersek o.
ne istersek.
unutmayı denemenin bataklığı
insan nedir ki?
her şeyi olabilecek bir şey.

unutmaya çalışmak
en çok kendimi bıçaklamak.
unutmamak da.
başka yere bakıyorum hep
görmemek için.
onaylanmayan
kaybolan
azalan.
yitkinliğiyle çoğalan.
artık başka biri gibi.