29 Eylül 2020 Salı

Sayın Kelebekler

 bizden uzağa düşen evlatların

çırpınıp durduğu dünya kaç hecedir?

günlerce gecelerce aynı yolda yürüdüm

ev oradaydı ağaç oradaydı

bir gün adamlar geldiler

ıssızlığına bakamadığım o evi aldılar

ve ben o evi şimdi özledim

yitirilen zamanın içinde arıyorum kelimeleri

çağ eziyor bedenimi

duygularımı çağırıyorum çünkü hisler çağlamayı bıraktı kalbimde

zihnim bir makine 

her günüm tekrar. 

ben çağın aciz hafızı

köleliği ezberledim.

kelebeklere söyleyin kurtarsınlar bizi


Valse

27 Temmuz 2020 Pazartesi

Süslerimizi bırakalım. Şu an sadece hayatımla konuşmak isterdim. şimdiye kadarıyla değil. Kendimle konuşmak değil niyetim. Hayatımın tamamıyla. İkimizin bardaklarına da güzel bir çay koyup hafif rüzgarda. Cümlelerimi kurallı hale getirebildim mi? Şefkati çözebildim mi? Bir takım şeyler. Güldürecek, hafifletecek, gizleyecek, gizlerken güldürecek ya da saçmalayacak şeyler yazmayacağım. Üzülecek bir şey yok. Acıtıcı bir şey yok. Şimdilik her şey yolunda.

Vardın mı durağına?

Öpülmemiş omuzlarımızda
Zamanın düşkünlüğü
Tutunduğun yerden solan çiçeklerine
Dost getirir mi suyu?

Yitip giden bir şey gibi
Bahar bizim eşiğimizi neden aşmadın
Biz gökten mahrum
Yerin üstünde topraktan ırak
Azabımız hayatımızla bir

İnsan büyü.
İnsan büyüt.
Suyu yarat, 
Köprüyü kur,
Dağları aş,
Dağlardan aşır.
Dosta ulaş.



1 Mayıs 2020 Cuma

Kızıl Kıpkızıl

bir gün bitecek diye
okşamalarını avutuyor saçlarım
ateş gibi yakıcı bir uyanış
berrak bir durgunluğun eşiğinde
hayır sevgilim hayır
hayır
hayır
hayır
bizi devrimler kurtarmayacak
yıktıklarımızdan daha iyisini yapamadık
yahut iyi kalamadık
şimdi karıncaları topla
ibrahim'in ateşini kurdukları
bu dünyayı yakacağız.
bizler
yani önce neşesini
sonra acısını kaybeden seyirciler
biz başlatacağız yangını
hayır durdurmayacak masumiyet
durdurmayacak düzelme vaatleri
durdurmayacak önümüze atılan kemikler.
bırak meşaleni yere
ben benzini döktüm her yere.

11 Nisan 2020 Cumartesi

Bahar İlerliyor Kıtada

Merdivenlerden koşarak
Eşiğimize gelen sesler, düzene giriyor
Ahengini görüyorum nikabını çektiğim yüzünde
Dolunaydasın.
Bu akşam elimde değil silah,
Belimde sükut içinde dinleniyor
-Bir başka evrende silahım elindir-
Kanı durulmuş yaralarımıza bu gülüşler
Eteklerinde yürüdüğümüz Üsküdar'da
Bütünlüğünü yitiren meyveler gibiyiz.
Dilimizde tamlayanını arayan kelimeler.
Söylemediklerimizin yerini dolduran sesler
Bozmuyor mutlak sessizliğimizi.
Bostan'ı göremedin
"Seni aldım bu sunturlu yere getirdim."
Ama kapatmadım sayısız pencerelerini
Zira gökler ve kuşlar dolabilir içeri.
Benim göklerimin elleri serçekuşlarını okşar belki
Zarif uyarlığını duyumsadığım arkadaşın.
Gölgen cismini çağırıyor kaç zamandır
Gelmediğin halde ne işin var şiirimde?
Kırılan uçlarımızdan kurtulup
Kavuştuğumuz yeni uçlar
Canın başlangıcı olabilir belki de.
İçinde sürgün veren dalların mırıltıları büyüdükçe
Güç oluyor şarkıyı ertelemek, zira
"Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum."
Ellerimse hâlâ seni arıyor.

Sevgiyle.

15 Mart 2020 Pazar

Yanlış Yaptın Şövalye

bıçaklarını saklayan akşamüstlerinde
bildik şarkıları dinledik sandıktan çıkarıp
bildik sevdalara dokunmadık şarkıları alırken.
belinin çok altında ince bir çizgi çay kalan bardağına
sesleniyordu müezzin.
içimizin karmakarışık sesleri
sen neyden vazgeçtin?
uykuları bölüp bölüp kaçmak
toplu mutsuzluk ayinleri
yüzüne nasıl da tapıyorsun
sakladığını sanarak
dikenli üzüntünü
gülüşlerin, güzel gülüşlerin
testlerden kalıyor hep
bazı şeylerin pozitif olması iyi değildir şövalye.
kime kurban diye?
kurbana sormadan, ama hiç sorulmamıştır değil mi?
ismail'e sorulmadığı gibi.
"dur ismail bu tanrımla benim aramda"
"baba bıçak elinle boğazım arasında" denmemiştir şövalye.
kurbana söylemeyiz sesi vicdanımızı sızlatmasın diye.

ıslak sokaklara düşen ışığın eflatun gözleri
sadece o kadın biliyor bunu
yürütemeyeceği yakınlıkların kahramanı olan
milyonlarca insandan biri.
tanrılardan hangisiydi
zeus muydu taşıyamayacağı yükü vermeyen
pardon o şerefsiz bir tecavüzcüydü
şimdi affedilecek bir parantez açıyorum
tecavüzcülerin tanrı olduğu dünyanın
kapattım
sisifos taşıyabiliyordu yükünü
vicdanı rahat olanların yapabildiği bir şey bu.

tanrı çiçekleri açtıran ve soldurandır
tanrı güldüren ve ağlatandır
insan ağlayan ve ağlatandır
insan gülen ve güldürendir
insan tanrıya oynayandır.

kasımın ellerini tutamayan ve ayları yitiren
kargaların gözlediği, küçük mezarcı
gözyaşların baharı bekliyor
direnişler, öfkeler şehvetle arzuluyor neşeyi.
abi bak apaçık yazdım
anlatmak önemsizdi anlatmamak kadar
anlaman önemsizdi anlamaman kadar
artık kalemleri bırakalım
artık bırakalım.

teşekkürler sisifos

5 Mart 2020 Perşembe

Kızıma

Seni muhakkak sabahlar getirdi
Gür bahçelerin yeşilinde koşuyoruz
Yüreğime sığıyordun da taşıyorsun artık
Minik ellerin avuçlarımda büyüyor
Yavrum her şey böyle güzel ve kolay olmayacak
Zorluklar çok şey öğretir, düştüğünde hatırla.